Telefon:
+90 (312) 911 81 94
Adres:
Çetin Emeç Bulv. Yukarı Öveçler Mh. Lizbon Cd. No: 2/3 Çankaya, Ankara
Fikir ve sanat eserleri, yaratıcılarının entelektüel birikiminin ve yaratıcı çabasının somut birer ifadesidir. Bu eserler, toplumun kültürel zenginliğine katkıda bulunurken, aynı zamanda ekonomik bir değer de taşırlar. İşte bu noktada, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) devreye girer ve eser sahiplerinin haklarını koruma altına alır.
Eser sahipleri, eserlerini meydana getirdikleri anda bu eserler üzerindeki mali hakların sahibi olurlar. Ancak çeşitli sebeplerle, eser sahipleri bu haklardan doğrudan faydalanma imkanına sahip olmayabilirler. Örneğin, bir yazar yazdığı kitabı yayınlamak için bir yayınevine ihtiyaç duyabilir veya bir besteci bestelediği şarkının daha geniş kitlelere ulaşması için bir müzik şirketiyle çalışmak isteyebilir. İşte bu gibi durumlarda FSEK, eser sahiplerine iki temel seçenek sunar: mali hakların devri veya mali hakları kullanma yetkisinin devri, yani lisans verilmesi.
Bu makale, fikri mülkiyet haklarının devri ve lisanslanması konusunu detaylı bir şekilde ele alacaktır. Eser sahibinin mali hakları, bu hakların devri ve lisanslanması süreçleri, ilgili sözleşmelerin özellikleri, henüz meydana getirilmemiş eserler üzerindeki haklar ve eser sahibinin cayma hakkı gibi konular ayrıntılı olarak incelenecektir.
FSEK, eser sahiplerine altı temel mali hak tanımıştır. Bu haklar, eserin ekonomik olarak değerlendirilmesine imkan sağlar ve eser sahibinin eserinden maddi olarak faydalanmasını güvence altına alır. Bu haklar şunlardır:
İşleme Hakkı:
Bu hak, eserin tercüme edilmesi, filme alınması, müzik eserine dönüştürülmesi gibi eserin başka bir şekle sokulmasına ilişkindir. Örneğin, bir romanın sinemaya uyarlanması veya bir şiirin bestelenip şarkıya dönüştürülmesi bu kapsamda değerlendirilir.
Çoğaltma Hakkı:
Eserin aslını veya kopyalarını herhangi bir şekil veya yöntemle tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak çoğaltma hakkıdır. Bir kitabın basılması, bir müzik eserinin CD’ye kaydedilmesi veya bir filmin DVD kopyalarının oluşturulması bu hakkın kullanımına örnek verilebilir.
Yayma Hakkı:
Eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtmak hakkıdır. Bir kitabın kitapçılarda satışa sunulması veya bir filmin video kiralama mağazalarında kiralanması bu hakkın kullanımına örnektir.
Temsil Hakkı:
Bir eserin doğrudan doğruya veya işaret, ses veya resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okunması, çalınması, oynanması veya gösterilmesi hakkıdır. Bir tiyatro eserinin sahnelenmesi veya bir müzik eserinin konser salonunda icra edilmesi bu hakkın kullanımına örnek verilebilir.
Umuma İletim Hakkı:
Eserin radyo-televizyon, uydu ve kablo gibi telli veya telsiz yayın yapan kuruluşlar vasıtasıyla veya dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla yayınlanması ve yayınlanan eserlerin bu kuruluşların yayınlarından alınarak başka yayın kuruluşları tarafından yeniden yayınlanması hakkıdır. Bir filmin televizyonda gösterilmesi veya bir müzik eserinin internet üzerinden yayınlanması bu hakkın kullanımına örnektir.
Pay ve Takip Hakkı:
Güzel sanat eserlerinin veya el yazıları ile musiki, ilim ve edebiyat eserlerinin asılları üzerindeki mülkiyet hakkının el değiştirmesi halinde, eser sahibinin pay alma hakkıdır. Örneğin, bir ressamın tablosunun açık artırmada satılması durumunda, satış bedelinden pay alması bu hakkın kullanımına bir örnektir.
Bu haklar, eser sahibine eserinin ekonomik değerinden yararlanma imkanı sağlar. Ancak bazen eser sahipleri, bu haklardan doğrudan faydalanma imkanına sahip olmayabilirler. İşte bu noktada, mali hakların devri veya lisanslanması gündeme gelir.
Mali hakların devri, eser sahibinin sahip olduğu mali hakları başka bir kişiye veya şirkete tamamen devretmesi anlamına gelir. Devir işlemi gerçekleştiğinde, ilgili mali hak eser sahibinin malvarlığından çıkarak devralan kişinin malvarlığına geçer. Bu durumda devralan kişi, devralınan mali hakka ait tüm haklara, dava hakkı da dahil olmak üzere, sahip olur.
Mali hakların devri, belirli şartlara ve kurallara tabidir. Bu kurallar, eser sahibinin haklarını korumayı ve devir işleminin açık ve net bir şekilde gerçekleşmesini amaçlar. Devir sözleşmesinin temel özellikleri şunlardır:
Yazılı Şekil Şartı: Mali hakların devri, mutlaka yazılı bir sözleşme ile gerçekleştirilmelidir. Sözlü anlaşmalar veya zımni kabuller, mali hakların devri için yeterli değildir. Bu şart, hem eser sahibinin hem de devralan tarafın haklarını korumayı ve olası anlaşmazlıkları önlemeyi amaçlar.
Devredilen Hakların Açıkça Belirtilmesi: Devir sözleşmesinde, hangi mali hakların devredildiği açıkça ve tek tek belirtilmelidir. “Tüm mali haklarımı devrettim” veya “çoğaltma vs. haklarımı devrettim” gibi genel ifadeler içeren sözleşme hükümleri, FSEK’in 52. maddesine göre geçerli değildir. Bu kural, eser sahibinin hangi haklarını devrettiğini net olarak bilmesini ve istemediği hakları elinde tutabilmesini sağlar.
Kısmi Devir İmkanı: Mali haklar, yer, süre ve içerik bakımından sınırlı veya sınırsız olarak devredilebilir. Örneğin, bir yazar romanının yayın hakkını sadece Türkiye için ve beş yıllık bir süre için devredebilir. Bu esneklik, eser sahibinin haklarını farklı şekillerde değerlendirmesine olanak tanır.
Bedelli veya Bedelsiz Devir: Mali hakların devri karşılığında bir bedel talep edilebileceği gibi, bedelsiz devir de mümkündür. Bedelli devirde, taraflar devir bedeli üzerinde serbestçe anlaşabilirler. Bedelsiz devir ise genellikle eser sahibinin kendi isteğiyle, örneğin bir hayır kurumuna bağış amacıyla gerçekleştirilebilir.
İçerik Bakımından Sınırlandırma: Mali haklar içerik bakımından sınırlandırılarak farklı kişilere devredilebilir. Örneğin, bir fotoğrafçı, fotoğraflarına ilişkin çoğaltma ve yayma hakkını sadece belirli bir katalogda kullanılmak üzere devredebilir. Bu durumda, çoğaltma ve yayma hakkını devralan kişi, bu fotoğrafları katalog dışında başka bir mecrada kullanamaz.
Mali hakkı devralan kişinin bu hakkı üçüncü kişilere devretmesi konusu, FSEK’in 49. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, mali hakkı devralan kişi, kural olarak bu hakkı eser sahibinin veya mirasçılarının izni olmadan üçüncü kişilere devredemez. Ancak devir sözleşmesinde bu hakkın devredilmesine ilişkin bir hüküm varsa, bu durumda üçüncü kişilere devir mümkün olabilir.
Bu düzenlemenin temel amacı, eser sahibinin eseriyle olan manevi bağlantısını korumak ve eserin kullanılış şekli üzerindeki kontrolünü sürdürmesini sağlamaktır. Eser sahibi, eserinin kimler tarafından ve nasıl kullanılacağını bilmek ve kontrol etmek isteyebilir. Bu nedenle, mali hakkı devralan kişinin bu hakkı başkalarına devretmesi, kural olarak eser sahibinin iznine bağlanmıştır.
Mali hakların lisanslanması, eser sahibinin mali haklarını devretmek yerine, sadece bu hakları kullanma yetkisini devretmesi anlamına gelir. Bu durumda, mali hak eser sahibinin malvarlığında kalırken, lisans alan kişi yalnızca bu hakkı kullanma yetkisine sahip olur. Lisanslama, eser sahibine haklarını daha esnek bir şekilde yönetme imkanı sağlar.
FSEK, iki tür lisans öngörmüştür:
Kanun veya sözleşmede aksi belirtilmedikçe, her lisans basit lisans olarak kabul edilir. Bu kural, eser sahibinin haklarını mümkün olduğunca geniş tutmayı amaçlar.
Lisans sözleşmeleri de devir sözleşmeleri gibi belirli kurallara tabidir:
Bir mali hak üzerinde basit veya tam lisans hakkı sahibi olan kişi, kural olarak eser sahibinin veya mirasçılarının onayı olmadan üçüncü kişilere lisans veremez. Ancak sözleşmede buna olanak tanıyan bir hüküm varsa, bu mümkün olabilir. Bu kural, devir sözleşmelerinde olduğu gibi, eser sahibinin eserinin kullanımı üzerindeki kontrolünü korumayı amaçlar.
Fikri mülkiyet hukukunda önemli bir konu da henüz meydana getirilmemiş eserler üzerindeki haklardır. FSEK’e göre, sadece meydana getirilmiş eserler devir veya lisans sözleşmesine konu olabilir. Henüz tamamlanmamış veya meydana getirilmemiş eserler üzerindeki mali haklara ilişkin devir ve lisans sözleşmeleri geçersizdir. Bu kural, eser sahibini korumayı ve henüz ortaya çıkmamış bir eser üzerindeki hakların önceden devredilmesinin yaratacağı potansiyel sorunları önlemeyi amaçlar.
Ancak, henüz meydana getirilmemiş eserler tamamen hukuki işlemlerin dışında değildir. Bu eserler, borçlandırıcı işleme, yani taahhüt işlemine konu olabilir. Bu durumda, taahhüt işleminin konusunu eserin tamamlanmasıyla ortaya çıkacak mali hakların devri veya lisansı oluşturur.
Örneğin, bir yazar henüz yazmadığı bir roman için bir yayıneviyle anlaşma yapabilir. Bu anlaşma, yazarın romanı tamamladıktan sonra yayın haklarını o yayınevine devredeceğine dair bir taahhüt niteliğindedir. Böyle bir durumda, eser meydana getirildikten sonra karşı taraf eser sahibinden devir veya lisans talebinde bulunabilir.
Taahhüt işlemlerinin de yazılı olarak yapılması ve taahhüt edilen hakların açıkça belirtilmesi gerekir. Bu, hem eser sahibini hem de karşı tarafı korur ve gelecekte ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkları önlemeye yardımcı olur.
Uygulamada, özellikle Anglo-Sakson hukukunun etkisiyle, henüz meydana getirilmemiş eserlere ilişkin devir veya lisans sözleşmeleri sıklıkla yapılmaktadır. Bu durum, Türk hukuku ile uluslararası uygulamalar arasında bir çelişki yaratmaktadır.
Yargıtay’ın bu konuda farklı yönde kararları bulunmaktadır. Bazı kararlarda bu sözleşmeler, FSEK madde 50/1 çerçevesinde devir taahhüdünü içeren bir borçlanma sözleşmesi olarak kabul edilirken, bazılarında FSEK madde 48/3’e dayanarak geçersiz sayılmaktadır.
Bu belirsizlik nedeniyle, henüz meydana getirilmemiş eserler üzerindeki mali hakların veya kullanma yetkisinin devredilecek olması halinde, sözleşmenin devir veya lisans sözleşmesi olarak değil, borçlanma sözleşmesi olarak düzenlenmesi daha uygun olacaktır. Böylece, sözleşmenin geçerliliği konusunda ortaya çıkabilecek tartışmalar önlenmiş olur.
Eser sahibinin haklarını korumak amacıyla kanun koyucu, eser sahibine cayma hakkı tanımıştır. Bu hak, FSEK’in 58. maddesinde düzenlenmiştir ve eser sahibine, belirli şartlar altında mali hak veya ruhsat iktisap eden kişiye karşı sözleşmeden cayma imkanı verir.
Cayma hakkının kullanılabilmesi için iki temel şart vardır:
Örneğin, bir yazar romanının yayın hakkını bir yayınevine devretmiş, ancak yayınevi uzun bir süre boyunca kitabı yayınlamamışsa ve bu durum yazarın menfaatlerini önemli ölçüde zedeliyorsa, yazar cayma hakkını kullanabilir.
Cayma hakkının kullanılması belirli bir usule tabidir:
Cayma hakkı konusunda dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar vardır:
Cayma hakkı, eser sahibine mali haklarını devreden veya lisans veren sözleşmelerden dönme imkanı tanıyarak, eserinin uygun şekilde değerlendirilmemesi durumunda haklarını geri alma fırsatı verir. Bu hak, eser sahibinin menfaatlerini korumada önemli bir araç olarak işlev görür.
Fikri mülkiyet haklarının devri ve lisanslanması, eser sahiplerinin eserlerinden ekonomik olarak faydalanmalarını sağlayan önemli hukuki mekanizmalardır. FSEK, bu konuda detaylı düzenlemeler getirerek hem eser sahiplerinin hem de bu hakları devralan veya lisans alan kişilerin haklarını korumayı amaçlar.
Mali hakların devri, eser sahibinin haklarını tamamen başka bir kişiye devretmesi anlamına gelirken, lisanslama eser sahibine daha esnek bir kullanım imkanı sunar. Her iki durumda da yazılı sözleşme şartı ve devredilen veya lisanslanan hakların açıkça belirtilmesi zorunluluğu, tarafların haklarını güvence altına alır.
Henüz meydana getirilmemiş eserler konusundaki düzenlemeler ve uygulamadaki durum, hukuki açıdan bazı zorluklara yol açsa da, taahhüt işlemleri bu konuda bir çözüm yolu sunar. Cayma hakkı ise eser sahibine, haklarını devreden veya lisans veren sözleşmelerden dönme imkanı tanıyarak ek bir koruma sağlar.
Sonuç olarak, fikri mülkiyet haklarının devri ve lisanslanması, karmaşık ancak eser sahibi ile bu hakları kullanacak kişiler arasında adil bir denge kurmayı amaçlayan bir hukuki çerçeve sunar. Bu alandaki hukuki düzenlemelerin ve uygulamaların doğru anlaşılması, hem eser sahiplerinin hem de bu hakları kullanan kişilerin menfaatlerinin korunması açısından büyük önem taşır.