Telefon:
+90 (312) 911 81 94

Adres:
​Çetin Emeç Bulv. Yukarı Öveçler Mh. Lizbon Cd. No: 2/3 Çankaya, Ankara

ticaret hukuku

Hukuki Olarak Şantiye Şefliği

İnşaat sektörü, toplumun her kesimini doğrudan etkileyen önemli bir faaliyet alanıdır. Yaşadığımız evler, çalıştığımız ofisler, kullandığımız yollar ve diğer yapılar, bu sektörün ürünleridir. Bu nedenle, inşaat faaliyetleri sadece ticari bir iş olarak değil, aynı zamanda önemli bir kamusal sorumluluk olarak da değerlendirilmelidir. Bu bağlamda, inşaat sürecinin etkin bir şekilde yönetilmesi ve denetlenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu noktada, şantiye şefi kavramı ön plana çıkmaktadır.

Şantiye şefi, inşaat sürecinin yönetiminde kritik bir rol oynayan teknik personeldir. Türk hukuk sisteminde şantiye şefi kavramı, ilk olarak 2008 yılında yürürlüğe giren Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği ile mevzuatta yerini almıştır. Bu yönetmeliğe göre şantiye şefi, “konusuna ve niteliğine göre yapım işlerini yapı müteahhidi adına yöneterek uygulayan, mühendis, mimar, teknik öğretmen veya tekniker diplomasına sahip teknik personel” olarak tanımlanmıştır. Ancak, bu tanım daha sonra Danıştay kararıyla değiştirilmiş ve şantiye şefliği görevi yalnızca mühendis ve mimarlara özgü hale getirilmiştir.

Şantiye şefinin hukuki sorumluluğu, çeşitli mevzuat hükümlerinde detaylı olarak düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerin temel amacı, inşaat sürecinin güvenli, verimli ve mevzuata uygun bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır. Şantiye şefinin sorumlulukları genel olarak üç ana başlık altında incelenebilir: yapı güvenliği, iş güvenliği ve cezai sorumluluk.

Yapı güvenliği açısından şantiye şefinin temel sorumluluğu, yapının fen ve teknik kurallarına, ruhsata ve projeye uygun olarak inşa edilmesini sağlamaktır. Bu sorumluluk, İmar Kanunu ve ilgili yönetmeliklerde açıkça belirtilmiştir. Şantiye şefi, yapıyı, tesisatı ve malzemeleriyle birlikte mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere, standartlara ve teknik şartnamelere uygun olarak inşa etmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlali durumunda, ortaya çıkabilecek zararlardan sorumlu tutulabilir.

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, hasar gören bir yapıyı inşa edenler, Borçlar Kanunu’nun 41. maddesi uyarınca ortaya çıkan zarardan sorumlu tutulmaktadır. Bu sorumluluk, yapının büyüklüğüne ve hasarın niteliğine göre oldukça yüksek miktarlarda tazminat ödenmesini gerektirebilir. Örneğin, bir deprem sonucunda yıkılan veya ağır hasar gören bir binanın şantiye şefi, binanın yeniden inşa edilmesi veya güçlendirilmesi maliyetinden sorumlu tutulabilir. Ayrıca, can kayıpları veya yaralanmalar söz konusu olduğunda, bu zararların tazmini de şantiye şefinin sorumluluğu kapsamında değerlendirilebilir.

İş güvenliği, şantiye şefinin sorumluluklarının bir diğer önemli boyutudur. İş Kanunu’na göre şantiye şefi, işveren vekili konumundadır ve bu sıfatla şantiyede iş güvenliği ile ilgili gerekli tüm önlem ve tedbirlerin alınmasından sorumludur. Yapı Müteahhitlerinin Kayıtları İle Şantiye Şefleri Ve Yetki Belgeli Ustalar Hakkında Yönetmelik de bu sorumluluğu açıkça belirtmektedir. Şantiye şefi, iş güvenliği ile ilgili eksiklikleri ve alınması gereken önlemleri belirlemek, bunları yapı müteahhidine rapor etmek ve şantiyede görev alan ilgili kişilere bildirmekle yükümlüdür.

İş kazası durumunda, şantiye şefinin hukuki sorumluluğu iki açıdan ele alınabilir. Birincisi, zarar gören işçi veya yakınlarının açacağı tazminat davasıdır. Bu davada şantiye şefi, kusuru oranında zarardan sorumlu tutulabilir. İkincisi ise, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) işçiye ödediği ödenekleri geri almak için açacağı rücuen tazminat davasıdır. Bu tür davalarda, müteahhitlerin genellikle işin yürütülmesi için şantiye şefi atadıkları ve şantiye şefi tarafından uyarılmadıkları savunmasıyla sorumluluktan kurtulmaya çalıştıkları gözlemlenmektedir.

Şantiye şefinin cezai sorumluluğu da önemli bir konudur. Türk Ceza Kanunu’nun 184. maddesi, imar kirliliğine neden olma suçunu düzenlemektedir. Buna göre, yapı ruhsatı alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi cezalandırılmaktadır. Şantiye şefi, Yapı Denetim Kanunu’na tabi bir yapıda görev üstlenmiş ve yapıda ruhsata aykırılık söz konusu ise, kamu görevlisi kabul edilerek görevi kötüye kullanma suçundan yargılanabilir. Aksi durumda, TCK 184. maddesi gereğince imar kirliliğine neden olma suçu isnadıyla yargılanabilir.

Ayrıca, Türk Ceza Kanunu’nun 85. ve 89. maddeleri uyarınca, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına sebep olmak suç olarak kabul edilmiştir. Şantiye şefinin mesleğiyle ilgili kurallara riayet etmemesi ve bu nedenle yapı güvenliğinin sağlanamaması sonucunda bir kişinin ölümüne veya yaralanmasına sebep olması durumunda, tazminat sorumluluğunun yanı sıra cezai yaptırımlarla da karşı karşıya kalması mümkündür.

Şantiye şefinin bu ağır sorumluluklardan kurtulabilmesi için bazı yollar mevcuttur. Öncelikle, şantiyedeki eksiklikleri ve hataları doğru bir şekilde gözlemlemeli ve tespit etmelidir. Bu tespitlerini müteahhide yazılı olarak bildirmeli ve gerekli önlemlerin alınmasını talep etmelidir. İleride ispat sorunları yaşanmaması için, bu bildirimlerin işverene teslim edildiğine dair bir şerh alınması veya noter aracılığıyla gönderilmesi önerilmektedir. Ancak, özellikle ruhsata aykırı yapılaşma gibi durumlarda, sadece müteahhide bildirimde bulunmak yeterli olmayabilir. Şantiye şefinin kaçak yapılaşmayı engellemesi, engelleyemediği takdirde durumu ilgili idareye bildirmesi gerekebilir.

Şantiye şefinin sorumlulukları ve yetkileri arasında bir dengesizlik olduğu görülmektedir. Şantiye şefi, bir yandan ağır hukuki ve cezai sorumluluklarla karşı karşıya iken, diğer yandan müteahhide bağlı bir işçi konumundadır. İş Kanunu hükümleri gereğince, 30 veya daha az çalışanı olan işyerlerinde işveren, herhangi bir geçerli neden göstermeksizin işçinin iş sözleşmesini feshedebilmektedir. Bu durum, şantiye şeflerinin görevlerini yerine getirirken baskı altında kalmalarına ve gerekli tedbirlerin alınması konusunda ısrarcı olamamalarına neden olabilmektedir.

Bu sorunun çözümü için, şantiye şeflerinin sorumluluklarına uygun yetkilere sahip olmaları ve özel düzenlemelerle korunmaları gerekmektedir. Aksi takdirde, şantiye şefliği müessesesi, müteahhitlerin sorumluluktan kurtulmak ve yükümlülüklerini devretmek için başvurduğu bir yönteme dönüşme riski taşımaktadır.

Sonuç olarak, şantiye şefliği, inşaat sektöründe kritik öneme sahip bir pozisyondur. Yapı güvenliğinin sağlanması, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınması ve inşaatın mevzuata uygun olarak yürütülmesi konularında şantiye şefine önemli sorumluluklar yüklenmiştir. Bu sorumlulukların etkin bir şekilde yerine getirilebilmesi için, şantiye şeflerinin hukuki statülerinin güçlendirilmesi, yetkilerinin artırılması ve müteahhitler karşısında korunmalarını sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Ayrıca, şantiye şeflerinin sorumlulukları konusunda tam olarak bilinçlendirilmeleri, görevlerini daha dikkatli ve özenli bir şekilde yerine getirmelerini sağlayacaktır. Bu şekilde, inşaat sektöründe daha güvenli, verimli ve mevzuata uygun bir yapılaşma süreci elde edilebilir, toplumun can ve mal güvenliği daha iyi korunabilir.

Paylaşın
× İletişime Geçin