Telefon:
+90 (312) 911 81 94
Adres:
Çetin Emeç Bulv. Yukarı Öveçler Mh. Lizbon Cd. No: 2/3 Çankaya, Ankara
Hapis cezasının ertelenmesi, Türk ceza adalet sisteminde önemli bir yere sahip olan ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 51. maddesinde düzenlenen bir ceza infaz kurumudur. Bu kurum, mahkeme tarafından mahkumiyet kararıyla belirlenen hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesini ifade eder. Erteleme, hükümlünün kendi sosyal yaşamına devam ederek hapis cezasının cezaevi dışında infazına olanak sağlayan bir ceza hukuku kurumudur.
Kural olarak, işlediği bir suçtan dolayı hapis cezası ile cezalandırılan kişinin cezası cezaevinde infaz edilir. Ancak, bazı şartların gerçekleşmesi halinde hükümlüye verilen hapis cezasının cezaevinde infazı yerine, hükümlünün denetim altında izlenmesi suretiyle cezaevi dışında cezasının infazına imkan tanınır. 5237 sayılı TCK’da bu imkanı sağlayan bir bireyselleştirme kurumu olan hapis cezasının ertelenmesi kurumu mevcuttur.
Hapis cezasının ertelenmesi yoluyla, hapis cezasına mahkum olan hükümlü cezaevine alınmak yerine, mahkemece belirlenen denetim süresini dışarıda “iyi halli” geçirdiğinde cezası infaz edilmiş sayılmaktadır. Bu uygulama, ceza hukukunun temel amaçlarından biri olan suçlunun ıslahı ve topluma yeniden kazandırılması hedefine hizmet etmektedir.
Hapis cezasının ertelenmesi, bir cezanın infaz biçimidir. Bu kurum, ceza hukukunun temel amaçlarından biri olan özel önleme fonksiyonunu ön plana çıkaran bir uygulamadır. Ertelemenin temel amacı, hükümlüyü cezaevine göndermeden, toplum içinde rehabilite etmektir. Bu sayede, hükümlünün cezaevinin olumsuz etkilerinden korunması, iş ve aile hayatının devamının sağlanması ve toplumsal bağlarının koparılmaması hedeflenmektedir.
Erteleme kurumu, hükümlüye bir nevi “son uyarı” niteliği taşımakta ve kişiyi gelecekte suç işlemekten caydırmayı amaçlamaktadır. Aynı zamanda, cezaevlerinin doluluk oranının azaltılması ve adalet sisteminin daha etkin işlemesi gibi amaçlara da hizmet etmektedir.
Cezanın ertelenmesi, suç işlediği tespit edilen fakat bir daha suç işlemeyeceğine kanaat getirilen şahsın kişiliği dikkate alınarak cezanın belirlenen bir denetim süresi için cezaevinde infaz edilmemesi, denetim süresi “iyi halli” geçtikten sonra cezanın infaz edilmiş sayılmasına yol açan bir ceza hukuku kurumudur.
Cezanın ertelenmesi maddi ve usul hukukuna ilişkin kurum olup, infaz hukukuna ilişkin bir imkan olan infazın ertelenmesi ile karıştırılmamalıdır. Bu ayrım, iki kurumun farklı hukuki niteliklere ve sonuçlara sahip olduğunu göstermektedir.
Türk Ceza Kanunu’nun 51. maddesi, hapis cezasının ertelenmesi için belirli şartlar öngörmüştür. Bu şartları ayrıntılı olarak inceleyecek olursak:
Mahkemece hükmedilen cezanın hapis cezası olması:
Cezanın ertelenmesi kurumu, sadece hapis cezaları hakkında uygulanabilir. 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi sadece hapis cezalarının ertelenebileceğini öngördüğünden adli para cezası ve güvenlik tedbirleri hakkında erteleme kararı verilemez. İlgili suçun cezası olarak kanun maddesinde hapis cezası ile adli para cezasının birlikte yaptırım olarak düzenlendiği hallerde, mahkeme sadece hapis cezasını erteleyebilir, adli para cezası hakkında erteleme kararı veremez.
Hükmedilen hapis cezasının iki yıl veya daha az süreli olması:
İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilen kişinin cezası ertelenebilir. Ancak, suçu işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olan kişiler için bu süre üç yıla kadar çıkabilmektedir. Bu süre sınırı, cezanın ertelenebilmesi için mutlak bir ön şart niteliğindedir.
Hükümlünün daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması:
Bu şart, erteleme kurumunun özellikle ilk kez suç işleyen kişilere yönelik olduğunu göstermektedir. Daha önce işlenen suç, kasten işlenebilen bir suç olsa bile, yargılama neticesinde sanık hakkında 3 ay veya daha az hapis cezasına hükmedilmişse cezanın ertelenmesi mümkündür. Taksirli suçların ceza miktarı ne olursa olsun erteleme kararı verilmesine engel teşkil etmezler.
Mahkemenin, hükümlünün suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda bir kanaate varması:
Bu şart, hâkime geniş bir takdir yetkisi tanımakta ve her somut olayın özelliklerine göre değerlendirme yapılmasına olanak sağlamaktadır. Yargıtay kararlarına göre, hakim sanığın tekrar suç işleyip işlemeyeceğine ilişkin kanaat oluştururken şu kriterleri dikkate almalıdır: sanığın pişmanlık göstermesi, özür dilemesi, geçmişi ve adli sicil kaydı, yargılama sürecindeki davranışları, kişiliği ve duruşmadaki tutumu.
Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi:
Mahkeme, hapis cezasının ertelenebilmesi için mağdurun veya kamunun suç nedeniyle uğradığı zararın sanık tarafından giderilmesini şart koşabilir. Bu koşul, zorunlu bir koşul değildir ve tamamen mahkemenin takdirindedir. Zararın giderilmesi için üç yöntem öngörülmüştür: tazmin, aynen iade ve suçtan önceki hale getirme.
Erteleme kararı, yargılamayı yapan esas mahkeme tarafından verilir. Bu karar, mahkûmiyet kararı ile birlikte ve gerekçeli olarak açıklanmalıdır. Erteleme kararı vermek mahkemenin takdirindedir, ancak şartları oluştuğu halde erteleme hakkında hiçbir değerlendirme yapılmaması Yargıtay içtihatlarına göre bozma sebebidir.
Erteleme kararı verildiğinde, hükümlü hakkında bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkum olunan ceza süresinden az olamaz. Denetim süresi içinde hükümlüye bazı yükümlülükler yüklenebilir. Türk Ceza Kanunu’nun 51. maddesi ve Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre, bu yükümlülükler şunlar olabilir:
Ayrıca, mahkeme hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişi de görevlendirebilir. Bu uzman kişi, hükümlünün kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur, eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur ve hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hakime verir.
Denetim süresi içinde hükümlünün kasıtlı yeni bir suç işlememesi ve kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranması halinde, ceza infaz edilmiş sayılır. Ancak, denetim süresi içinde kasıtlı yeni bir suç işlenmesi veya yükümlülüklere uyulmaması halinde, ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir.
Hapis cezasının ertelenmesi, hükümlü açısından önemli hukuki sonuçlar doğurur. Erteleme kararı, hükümlünün cezaevine girmesini engeller ve normal hayatını sürdürmesine olanak tanır. Ancak, bu durum hükümlünün tamamen serbest olduğu anlamına gelmez. Denetim süresi boyunca hükümlü, mahkemenin belirlediği yükümlülüklere uymak zorundadır.
Önemli bir nokta, ertelenen cezanın adli sicile işlenmesidir. 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 4. maddesine göre, hapis cezasının ertelenmesi halinde şu bilgiler adli sicil kaydına işlenir:
Cezanın ertelenmesiyle ilgili adli sicil kaydının silinmesi için hükmedilen cezanın mahiyetine göre 5 yıl, 15 yıl veya 30 yıllık sürelerin geçmesi gerekir.
Hapis cezasının ertelenmesi halinde dahi ortada bir mahkumiyet hükmü vardır. Cezanın ertelenmesi, hükümlünün belli bir süre denetim altında tutularak cezanın cezaevi dışında infaz edilmesi anlamına gelmektedir. Mahkumiyet hükmü, kişinin cezaevine girmemesi, velayet-vesayet hakkını kullanması gibi bazı sonuçlar dışında kişinin hayat alanına ceza hukuku müdahalesine neden olur.
Hakkında ceza erteleme kararı verilen kişinin cezası 1 yıldan fazla ise, ceza infaz edilene kadar memuriyet veya milletvekilliği gibi kamu görevlerine aday dahi olamaz. Bu durum, hükümlünün iş hayatını ve kariyer planlarını önemli ölçüde etkileyebilmektedir.
Hapis cezasının ertelenmesi, çoğu zaman Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kurumuyla karıştırılmaktadır. Ceza erteleme halinde kişi hakkında cezaevine girmek dışında bazı sonuçlar doğuran bir mahkumiyet hükmü vardır, hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde ise ortada sonuç doğuran bir mahkumiyet hükmü olmadığından bu halde kişi memur da olabilir milletvekili de. Bu fark, iki kurum arasındaki en önemli ayrımlardan biridir ve hükümlünün gelecekteki yaşamını önemli ölçüde etkileyebilir.
Bazı suçlar nedeniyle hükmedilen hapis cezalarının ertelenmesi mümkün değildir. Bu sınırlamalar, belirli suçların toplum açısından taşıdığı önem ve bu suçlarla mücadeledeki kararlılığı göstermektedir. Örneğin, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun Ek 12. maddesine göre, kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan kasten yaralama (madde 86), tehdit (madde 106), hakaret (madde 125) ve görevi yaptırmamak için direnme (madde 265) suçlarında; Türk Ceza Kanununun 51 inci maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz.
Bu düzenleme, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi ve bu tür suçlara karşı caydırıcılığın artırılması amacıyla getirilmiştir. Sağlık personeli, doktor, hemşire, ebe gibi sağlık çalışanlarını ifade ederken, yardımcı sağlık personeli ise hasta bakıcı, acil bakım teknikeri, ambulans teknikeri vb. sağlık çalışanlarını kapsamaktadır.
Adli para cezası, TCK’da suç karşılığında düzenlenen bir yaptırımdır. Adli para cezası, bir suçun karşılığı olarak doğrudan hükmedilen bir ceza yaptırımı olabileceği gibi hapis cezasından çevrilen seçenek bir yaptırım şeklinde de olabilir. Ancak, adli para cezası ne şekilde verilmiş olursa olsun, hakkında adli para cezası verilen sanık hiçbir şekilde cezanın ertelenmesi kurumundan faydalanamaz.
Bu durum, erteleme kurumunun sadece hapis cezalarına özgü bir uygulama olduğunu göstermektedir. Adli para cezalarının ertelenmemesi, bu cezaların niteliği ve amacı ile ilgilidir. Adli para cezaları, genellikle daha hafif suçlar için öngörülmüş olup, hapis cezasının ertelenmesindeki gibi bir rehabilitasyon sürecine ihtiyaç duyulmamaktadır.
Hapis cezasının ertelenmesi kararlarına karşı kanun yolları, adil yargılanma hakkının bir gereği olarak önem taşımaktadır. Bu kararlara karşı başvurulabilecek kanun yolları şunlardır:
Bu kanun yolları, hapis cezasının ertelenmesi kararlarının hukuka uygunluğunun denetlenmesi ve olası hataların giderilmesi açısından önem taşımaktadır.
Hapis cezasının ertelenmesi ile denetimli serbestlik arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Erteleme kararı verildiğinde, hükümlü bir denetim süresine tabi tutulur ve bu süre içinde denetimli serbestlik tedbirleri uygulanabilir. Denetimli serbestlik, hükümlünün toplum içinde gözetim ve denetim altında tutulmasını, iyileştirilmesini ve topluma yeniden kazandırılmasını amaçlayan bir infaz sistemidir.
Denetimli serbestlik kapsamında, hükümlüye çeşitli yükümlülükler yüklenebilir. Bu yükümlülükler, hükümlünün rehabilitasyonunu ve topluma yeniden entegrasyonunu hedefler. Örneğin, bir meslek veya sanat edinme, eğitim programlarına katılma, belirli yerlere gitmekten yasaklanma gibi yükümlülükler söz konusu olabilir.
Denetimli serbestlik uygulaması, hapis cezasının ertelenmesi kurumunun etkinliğini artırmakta ve hükümlünün toplum içinde denetimli bir şekilde ıslah edilmesine olanak sağlamaktadır.
Hapis cezasının ertelenmesi, Türk ceza adalet sisteminde önemli bir yere sahip olan ve suçluların topluma yeniden kazandırılmasını hedefleyen bir kurumdur. Bu kurum, ceza hukukunun insancıl yönünü yansıtmakta ve özellikle ilk kez suç işleyen kişilere ikinci bir şans tanımaktadır. Erteleme uygulaması, cezaevlerinin olumsuz etkilerinden kaçınmayı, hükümlünün toplum içinde rehabilite edilmesini ve cezaevlerinin aşırı doluluk sorununa çözüm bulmayı amaçlamaktadır.
Ancak, hapis cezasının ertelenmesi kurumunun uygulanmasında bazı tartışmalı noktalar ve iyileştirmeye açık alanlar bulunmaktadır. Özellikle, ertelenen cezanın adli sicile işlenmesi ve bunun hükümlünün gelecekteki yaşamına etkileri, mağdur haklarının yeterince gözetilip gözetilmediği, denetim sürecinin etkinliği gibi konular üzerinde durulması gerekmektedir.
Ayrıca, hapis cezasının ertelenmesi kararlarının verilmesinde hakimlerin takdir yetkisinin genişliği, uygulamada bazı farklılıklara yol açabilmektedir. Bu nedenle, erteleme kararlarının verilmesinde daha objektif kriterlerin belirlenmesi ve uygulamanın standardize edilmesi önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, hapis cezasının ertelenmesi kurumu, Türk ceza adalet sisteminin önemli bir parçası olarak varlığını sürdürmektedir. Bu kurumun daha etkili ve adil bir şekilde uygulanması, ceza adalet sistemimizin gelişimi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, erteleme uygulamasının sürekli olarak gözden geçirilmesi, iyileştirilmesi ve güncel ihtiyaçlara göre yeniden şekillendirilmesi gerekmektedir. Bu süreçte, hem hükümlünün rehabilitasyonu ve topluma yeniden kazandırılması hem de mağdur hakları ve toplum güvenliği arasında adil bir denge kurulması hedeflenmelidir.